Avrupa’ya adapte olan sivrisinek türleri kıtayı alarma geçirdi: ‘Bin 112 vaka tespit edildi’
ECDC‘den yapılan açıklamaya göre, Avrupa’da sivrisinek ısırığıyla bulaşan dang humması ve Batı Nil virüsü enfeksiyonları sayısında artış yaşanıyor. Birçok ülkenin, bu yılın ilk aylarında yurt dışı kaynaklı dang humması vakalarında artış kaydedildiğini bildirmesiyle ilerleyen aylarda vaka sayısında önemli artış yaşanabileceği tahmin ediliyor.
Dünyada 3 bin 700’den fazla sivrisinek türü bulunurken bazı türler hastalık vektörü olarak taşıdıkları virüs, bakteri veya parazit şeklindeki patojenleri insanlara ve hayvanlara bulaştırarak hastalıklara neden oluyor.
İklim değişikliğinin, sivrisinek popülasyonlarının oluşması ve genişlemesi için uygun çevresel koşullar sunması nedeniyle Avrupa’da sivrisinek kaynaklı hastalıkların sayısında ciddi artış bekleniyor. Bu yıl Mart ayında İspanya‘nın Sevilla kentinde bir kişide yerel kaynaklı Batı Nil virüsü saptandı. Bu, rastlanması güç bir durum olarak nitelendirilse de Batı Nil virüsünün bulaşmasının muhtemelen uygun iklim koşulları sebebiyle yılın çok daha erken dönemlerine çekilebileceği öngörülüyor.
İklim değişikliğinin yanında uluslararası seyahat, taşımacılık ve ticaret de sivrisineklerin ve sivrisinek kaynaklı hastalıkların yayılmasını kolaylaştırıyor.
Sıtma, dang humması, Batı Nil virüsü ve sarı humma virüsü gibi enfeksiyonların insanlara bulaşmasına sebep olan sivrisinek türlerinden Asya kaplan sivrisineği (Aedes albopictus); sarıhumma, dang humması, chikungunya ve zika virüslerinin vektörü olan ve patojenleri önemli ölçüde insanları ısırarak aktarmasıyla bilinen sarı humma sivrisineği (Aedes aegypti) ve Batı Nil virüsünün vektörü olan ev sineği (Culex pipiens) Avrupa için endişe oluşturuyor. Temmuz ayı sonunda düzenlenecek Paris 2024 Olimpiyat Oyunları da bu endişeleri artırıyor.
Yurt dışı kaynaklı dang humması vaka sayısında büyük artış
Avrupa ülkelerinde 2022’de 71 ve 2023’te 130 dang humması vakası kayıtlara geçti. Yurt dışı kaynaklı olarak ise 2022’de 1572, 2023’te 4 bin 900’ün üzerinde dang humması vakası tespit edilirken bu, 2008’de Avrupa düzeyinde sürveyansın başlamasından bu yana gözlemlenen en yüksek yurt dışı kaynaklı vaka sayısı oldu.
İlk dang humması salgınının yaşandığı 2010’dan bu yana vektör kaynaklı 48 dang humması salgını meydana gelirken, 2010-2017 arasında yılda ortalama 3 kez, 2018’de 5, 2020’de 7 ve 2022’de 10 kez salgın yaşandı. Salgınların en fazla görüldüğü yıl olan 2023’te Fransa‘da 8, İtalya‘da 4 ve İspanya‘da 2 salgın meydana geldi.
Öte yandan, Fransa, 2010-2023 arasında 157 dang humması vakasıyla Avrupa ülkelerinde en fazla vakanın gözlemlendiği ülke oldu. İtalya‘da 2010-2023 arasında 92 dang humması vakası kayıtlara geçerken, 2023’ün Temmuz-Kasım ayları arasında toplam 82 vaka görüldü. Hırvatistan‘ın 2010’da yaşadığı ilk dang humması salgınında ise 10 vaka tespit edilirken İspanya‘da 2010-2023 arasında yerel kaynaklı 16 vaka belirlendi.
Asya kaplan sivrisineği 13 ülkede kendi kendine yetebilen popülasyona sahip
Geçen yıl 9 Avrupa ülkesinin 123 farklı bölgesinde yerel kaynaklı 713 Batı Nil virüsü vakası gözlemlendi. Bu bölgelerden 22’sinde enfeksiyona ilk kez rastlanırken 67 ölüm kayıtlara geçti. Geçen yıl tespit edilen vaka sayısı, 2022’de belirlenen 1133 vakadan daha az olmasına rağmen enfeksiyonların görüldüğü bölge sayısı 2023’te, 2018’den sonra zirveye ulaştı.
Avrupa’da daha kuzey, doğu ve batıya doğru yayılım göstermeye başlayan Asya kaplan sivrisineği, 2023 itibarıyla 13 Avrupa ülkesinde kendi kendine yetebilen bir popülasyona sahip hale geldi. Asya kaplan sivrisineği Avusturya, Bulgaristan, Hırvatistan, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İtalya, Malta, Portekiz, Romanya, Slovenya ve İspanya‘ya yerleşti ve Belçika, Çekya, Lihtenştayn, Hollanda, Slovakya ve İsveç‘te de görülmeye başlandı. Sarı humma sivrisineği ise bu yıl itibarıyla Kıbrıs ve Portekiz‘e bağlı özerk bir takımada olan Madeira ve Fransız Karayip Adaları gibi Avrupa Birliği dışındaki bölgelere de yerleşti.
‘İtalya’ya araba tekerleğinde sinek yumurtaları ile gelip kolonize oldu’
Avrupa’da hızla artan sivrisinek popülasyonuna ilişkin soruları yanıtlayan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Veterinerlik Fakültesi Klinik Öncesi Bilimler Bölümü Viroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, genellikle hava sıcaklığının 25 derece olduğu noktalarda yaşamlarını sürdüren, 17 derecenin altına düştüğünde ise zorlanan sivrisineklerin mevsim değişiklikleriyle beraber Asya ve Afrika’ya göre daha soğuk olan Avrupa kıtasına da adapte olmaya başladıklarını anlattı.
İtalya’da sivrisineklerin 10 derecede yaşayabildiği bir bölge tespit edildiğini belirten Yılmaz, “50 yıl önce Asya kaplan sivrisineği olarak bilinen Aedes albopictus türünden sivrisinekler 1990’lı yıllarda İtalya’ya araba tekerleğinde sinek yumurtaları ile gelip kolonize oldular. Daha sonraki yıllarda ülkemiz dahil tüm Akdeniz havzasına yerleştiler” dedi.
Birçok Avrupa ülkesinde yayılım gösteren sivrisineklerin son yıllarda ciddi sağlık tehdidi olarak dikkate alındığını ve buna dair mücadeleler verildiğini ifade eden Yılmaz, sivrisineklerden bulaşan birçok hastalığın hayvanlardan da bulaşabileceğini bu nedenle koruma ve kontrol önlemlerinin uygulanmasında veteriner hekimlerin rolünün önemli olduğunu kaydetti.
Sivrisineklerin, sıcak geçen kış mevsiminden yaşamlarının devamlılığını sağlama noktasında olumlu etkilendiği bilgisini veren Yılmaz şunları aktardı:
‘Avrupa’da 2022’de bin 112 vaka tespit edildi’
Sivrisineklerin, Batı Nil virüsü, zika virüsü, dang humması virüsü, Rift Vadisi humması virüsü, Toscana virüsü, Chikungunya virüsü ve Encephalitis virüsü gibi yaklaşık 50 tür virüsü insan ve hayvanlara bulaştırabildiğinin altını çizen Yılmaz, “Adı geçen hastalıklardan zika virüsü ve Batı Nil virüsü birçok ülkede ve ülkemizde saptanmıştır. Dang humması ülkemize, başka ülkelerden gelen kişilerde görülmüştür” diye konuştu.
Yılmaz, sivrisineklerin yaydığı hastalıklardan kaçınmak için lavanta yağı ve çay ağacı gibi sineklerin sevmediği yağlar kullanılabileceği gibi ilaçlamaların artırılması, koruma, kontrol ve mücadele programlarının oluşturulup uygulanması, erken tanı ve tedavi sistemlerinin hayata geçirilmesi, aşı ile immun serum üretilmesi gibi önlemler alınabileceği değerlendirmesinde bulundu.